Bakır hakkında biraz bilgi

BAKIR’IN TARIHÇESI
Bakir tarih öncesi insanin (I.Ö. 4 BIN YIL) kullanilmis oldugu ilk metaldir(söz konusu dönemde bakir yataklarinin baslicalar sina’da misir’da ve Kibris’taydi).
Bakir kullanimin bu kadar erken yayginlasmasinin nedeni, dogada ari halde bulunabilmesi ve islenebilmesinin kolay olmasidir. Ama silah yapiminda daha elverisli olan tunç, kisa süre sonra bakirin yerini almistir.
METALÜRJI
Bakir erime noktasi düsük oldugundan (1 083°C) islenmesi kolaydir. Eritici ve kok bulunan bir ortamda, oksitler ve karbonatlar, isi ayricaligiyla kolayca indirgenirler. Bakir pritleri, uçucu hale gelen antimon ve arsenigin atilmasi için kavrulur. Demir sülfür, oksitlere (FeO ve SO²) dönüsür;bu dönüsüm çogunlukla, sülfürik asit üretiminin baslangiç noktasidir. Demir oksit, silisli cürufla (sülfürleri içeren en yogun matin üstünde yüzen silikatlar halinde) atilir. Yeni bir yükseltgenme, Cu²S etkisiyle ham bakir veren(%98) Cu²O elde edilmesini saglar. Filizlerin kapsami düsükse, madenin islenmesi yas usule göre yapilir:bakir- 2 iyonlari içeren bir çözelti, bakira oranla çok daha yükseltgenen olan demir çubuklari üstünden geçilir. Bakir hangi yöntemle elde edilirse edilsin, aritilmak zorundadir. Aritma islemi ya kuru yolla (eritmis metalin yabanci maddelerinin büyük bir bölümünün bir hava akiminda yükseltgenmesi, sonra da bir odun kömürü tabakasi altinda uzu süre dinlendirilmesi) ya da elektroliz yoluyla yapilir. Elektroliz yönteminde, anotlar ham bakirdan, katotlar saf bakirdan elektroliz banyosuysa bakir sülfat %20 ve sülfürik asit %5 çözeltisinden olusmustur. Anotun bakiri, çözeltiye Cu²+ halinde geçerken, çözeltideki bakir iyonlari metal halde katotta toplanirlar. Elde edilen bakir, içerdigi gazlardan kurtulmasi için ve 99,99 ariliga gelisir.
BAKIRIN FIZIKSEL ÖZELLIKLERI
Normal kosullarda bakir, yansimasindan dolayi kirmizi, saydamliktan ötürü yesil renklerde, 8,96 yogunlukta 1083°C eriyen ve 2310°C dogru kaynayan kati bir cisim halinde bulunur. Yumusak , kolayca tel ve levha halinde getirilebilen, dövülgen bir metallerdir;isi iletkenligi çok yüksektir: 0,94 W/mk (metre kelvin’de vat). Elektirik direnci, özellikle ari haldeyken çok azdir: gümüsten sonra en iyi elektrik iletendir. Erimis bakir sogurken sikistigi için, döküm islerinde kullanilmasi olanaksizdir. Mekanik özellikleri çok az oldugundan daha çok alasimlari kullanilir.
Bakir alasimlari, bakir ve kalay alasimi olan bronzlar, kalay oranina (%40) varabilir göre çesitli alanlarda kullanilirlar. Pirinçlerde bakir ve çinko alasimlidirlar ve %10-%45 arasinda çinko içerebilirler. Bakira oranla daha kolay islenebildikleri ve daha ucuz olduklari için, daha yaygin biçimde kullanilirlar.
Kumproalüminyumlar (alüminyum bronzu)%5- %12 oranlarinda alüminyum içeren sari renkli alasimlardir; para yapiminda ve musluk sanayisinde kullanilirlar. Kuprosilisyumlar (silisyumlu bronzlar), %1-%2 oranlarinda silisyum içerirler; bakirdan daha saglamdirlar; elektrik iletkenleri de asagi yukari aynidir (telefon kablolarinin yapiminda kullanilirlar). Mekanik nitelikleri çeliginkiyle karsilastirilabilir; isi iletkenlikleri çok yüksektir ve kuvvetli darbeler altinda bile kivilcim çikarmazlar (güvenlik gereçlerinin yapiminda kullanilirlar). Bakir alasimlari ayrisinda ayrica, gerilmelere dayanakli kuprokadmiyumlar, kolayca üretilen kuprotellürler, kolayca üretilen kuprotellürler,mekanik dirençleri yüksek olan kuprokromlar sayilabilir. Kupronikeller serttir ve bozulmazlar (monel alasimi:%30 Cu,%70Ni) elektrik dirençleri yüksektir (konstantan:%60 Cu,%40 Ni) ve gümüs kaplamaya çok elverislidirler. Bakirin üçlü alasimlari arasinda da bakir, nikel ve çinkodan olusan, asinmaya dayanakli beyaz alman gümüsü; konstantan gibi elektrikte direnç tellerinin ve kuyumculukta çesitli alasimlarin yapiminda kullanilan manganin (bakir,manganez ve nikel olusur)sayilabilir.
BAKIRIN KIMYASAL ÖZELLIKLERI
Bakir,bilesiklerinde +1(bakir1 bilesikleri),+2 (bakir 2 bilesikleri) ve bazen +3 yükseltgenme derecesinde bulunur. A metallerin asagi yukari bütünüyle(azot,karbon ve hidrojen disinda)dogrudan birlesir ve bakir 1, bakir 2 bilesikleri karisimlarini verir. Havada güç yükseltgenen bakir, bu yükseltgenme sirasinda, bakirdan yapilma çatilarin özel renklerini olusturan ve bakir pasi denilen koruyucu bir hidroksikarbonat [Cu² Co³(OH)² olabilir] tabakasiyla kaplanir. 100°C’in üstünde hizla yükseltgenerek, siyah bakir monoksit CuO ve kirmizi bakir dioksit Cu²O (oksidül karisimi) verir; suya etkimez. Bakir, hidrojenden daha az indirgen oldugu için, yükseltgen olmayan seyreklik asitler (sülfürik asit, asetik asit, vb...) tarafindan etkilenmez.bununla birlikte, açik havada,zehirli cu²+iyonlarini olusturan yavas bir etkilenme söz konusudur. Bu nedenle, bakirdan yapilmis geçerli sirkede ve yag asitlerinde birakmamak gerekir
Seyreklik yükseltgen nitrik asit, azot asitli (özellikle NO) dumanlar çikarak, bakir tarafindan indirgenir.bu özelliginden nitrik asitle asitle yapilan gravürlerde yararlanilir. Ayrica, derisik ve sicak sülfürik asit de kükürt dioksit(SO²) çikararak indirgenir. Her durumda.Cu²+ iyonlari elde edilir.Cu SO³ bakir sülfat, CuSO,5H²O ticari biçimiyle,önemli bir sanayi ürünüdür.havada, bakira, sülfürik asit etkisiyle hazirlanir. Anhidriti beyaz, sulu hali (hidrati) koyu mavidir; bakirin elektrolizle aritilmasinda banyo olarak ve bakir kaplama islerinde kullanilir. Bakir sülfat ayrica, çesitli bakir bulamaçlarinin hazirlanmasinda kullanilir. Bazlar, bakiri etkilemezler. Ama havada amonyak çözeltisi bakiri çabucak yükseltgeyerek, yogun mavi renkli bakirtetramin iyonu içeren schweitzer çözeltisini verir: söz konusu çözelti, selülozu çözebilir (bu özelliginden ‘bakirli yapay ipek’ üretiminde yararlanilir) bir bakir 2 çözeltisine tartarik asit katilmasi, bütün alkalitartarat çözeltisinde çözünen , açik mavi bir taraftarin çökmesine neden olur. Bu çözeltilerin pH’si 13’ten yüksek olursa, koyu mavi renkte Fehling çözeltisi elde edilir. Yükseltgen olan Fehling çözeltisi, Cu²O bakir monoksit olusmasiyla birlikte indirgenebillir. Aldehit islevi sekerlerin doz ayarlama ilkesi budur (seker hastalarinin sindiklerindeki glikoz).
BAKIRIN KULLANILMASI
Bakir, isi ve elektrigi çok iyi iletir. Bu yüzden kazanlar. Isi degistiricileri ve mutfak gereçleri üretiminde kullanilir. Elektrik alanindaki uygulamalari (elektrik telleri, iletkenler,bobinler.vb.)toplam bakir üretiminin yarisindan çogunu tüketir. Ayrica,asinmaya karsi dayanikliligi nedeniyle, çati kaplama levhalari ve boru yapiminda ve islenmesi kolay bir maden oldugu için süs esyasi yapiminda kullanilir.
BAKIR
Bakiri katisiksiz halde gören kisi pek azdir. Görenler de bu sarimsi pembe renkli parilti metalin bakir oldugunu kolay kolay anlayamazlar. Çünkü havayla karsilastiginda bakirin rengi kirmiziya döner;hizla esmerlesip matlasir ve bildigimiz kizil kahverengi bakira dönüsür. Bu renk degisiminin nedeni, metalin havadaki oksijenle birlesmesinden dogan bakir oksidin incecik bir katman halinde yüzeyini kaplamasidir. Eger metal havayla karsi karsiya kalirsa, bakir oksit bu kez havadaki karbon dioksit ile birleserek bakir karbonata (ya da kükürt dioksit ile birleserek bakir sülfata) dönüseceginden metalin yüzeyin zamanla yesil bir renk alir. Bakir karbonat, çok ince bir katman olmasina karsin alttaki metali öbür kimyasal etkenlerden korur. Üstelik ‘bakirpasi’ ya da ‘patina’ denen bu yesil yüzey metale daha çekici bir görünüm kazandirdigi için, sanatçilarin ve eski esya koleksiyoncularinin gözünde daha degerlidi. Bazi yapilarin yesil kubbeleri ya da çatilari, yüzeyi zamanla böyle bir katmanla örtülmüs bakirdan yapilmadir. Kimyasal simgesi cu atom numarasi 29 atom agirligi 63,54 olan bakir, dogal kimyasal etkilere dayanikli bir metaldir;paslanmaz ve kolay kolay asinmaz. Üstelik çesitli biçimlerde islenebilecek kadar yumsak bir metaldir. Dövülebilir, kesilebilir, yüzeyi kazinabilir,oyulabilir ve kalinligi milimetrenin yirmide birini bile bulmayan, isigi geçirecek kadar ince bir levha haline getirilebilir. Bu incelikteki bir bakir levhadan geçen isik yesilimsi mavi renkte gözükür.
Bakir en çok kullanilan arasida demir ve alüminyumdan sonra üçüncü siraya alinir. Çok iyi bir elektrik iletkeni oldugundan dünyada üretilen bakirin yaridan fazlasi elektrik sanayisinde kullanilir. Ama bu amaçla kullanilacak bakirin son derece katisiksiz olmasi gerekir. Elektrik, telefon, telgraf tellerinin, yer alti, ve deniz alti kablolarinin paratonerlerin temeli hep bakirin iletkenligine dayanir. Dinamo, motor ve manyetolardaki elektromiknatis bobinlerinde de çok miktarda bakir kullanilir. Bakir, egilip büküldügünde kolay kolay kopmayan, teknik terimiyle ‘sünek’bir metaldir ve istenen incelikte tel halinde çekilebilir. Elektrik kablolari genellikle çok ince bakir tellerin bir araya getirilip iplik gibi bükülmesiyle elde edilir.
En iyi isi ileticileri arasinda da gümüsün hemen ardindan bakir gelir. Bu özelligi nedeniyle buhar kazanlarinin, radyatörlerin, tencere ve tava gibi mutfak gereçlerinin yapiminda kullanilir. Bakir alasimlarinin da çok genis bir kullanim alani vardir. Örnegin bakir kalayla alasimlandiginda tunç (bronz), çinkoyla pirinç, alüminyumla da ‘alüminyum tuncu’ denen alasimlari verir dokuz ayar altinin üçte ikisi bakirdir. Bir çok ülkede metal paralar genellikle bakir alasimlarindan yapilir. Yapilardaki su borularinda, makinelerin mil yataklarinda ve daha bir çok kullanilir.
Bazi sanatlar dallarinda da bakir her zaman aranan bir gereç olmustur. Örnegin asitli oymabaski (gravür) için kullanilan kaliplar, bakir levhalari nitrik aside (kezzap) ‘yedirerek’ hazirlanir. Çok eskiçaglardan beri çanak çömlekleri boyamak için mavi ya da yesil renkli bakir tuzlari kullanilmistir. Bu tuzlar yesil bir alevle yandigindan fisek yapiminda da bakir sülfat bitkilerdeki, özellikle üzüm asmalarindaki bazi mantar hastaliklarinin önlenmesinde etkili olan ‘bordo bulamaci’nin yapiminda kullanilir. Bu tarim ilaci ilk kez fransa’nin bordeaux kentindeki üzüm baglarinda kullanilmis, adini da bu kentten almistir.
Bakir dogada çok bol bulunan bir element oldugundan hemen her ülkede isletilebilir bakir yataklari vardir. Yillik dünya üretimi 6 milyon ton dolayindadir. Bunun yaklasik yüzde 70’i ABD, SSCB, Zambiya, sili, kanada ve zaire olmak üzere alti ülke karsilar. Türkiye’nin en önemli bakir yataklari bakirin yaklasik 10 bin yildir insanlarca bilindigi ve altindan sonra bulundugu halde alet ve silah yapiminda kullanilan ilk metal oldugu arkeolojik bulgulardan anlasiliyor. Özellikle Anadolu, Asya ve Ortadogu’daki uygarliklarin gelismesinde bakirin büyük payi olmustur. Bakir ile kalayin alasimlanarak tuncun bulunmasi bakir yataklarinin degerini daha çok artirdi. Demirin bulunmasindan sonra önemini yitiren bakir gene de çaglar boyunca en çok kullanilan metaller arasinda ilk siralari aldi elektrik çaginin baslamasiyla yeniden deger kazandi.
BAKIRCILIK
Anadolu’da bakircilin tarihi IÖ 9.yüzyila kadar uzanir. Çatalhöyük, çayönü ve suberde kazilarinda IÖ 7.yüzyildan kalma bakir süs ve kullanim esyalari bulunmustur. Hitit, Urartu, Frig, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde Anadolu’da, bakir cevherlerini eriterek külçe haline getiren ve bu külçeleri çesitli tekniklerle isleyen bir çok atölye vardi. Artvin’in Murgul ve Diyarbakir’in Ergani ilçelerindedir Bakirin sülfür ve oksit gibi bilesikler halinde bulundugu bakir cevherlerinde altin, gümüs, kobalt ve selenyum gibi baska metallerle de oldukça sik rastlanir. En güzel bakir cevherlerinde biri olan yesil renkli malakit, mücevhercilikte de kullanilan bir bakir karbonatidir.
Yataktan çikarilan cevherlerin kavrulup eritilmesiyle, ‘blister’denen katisikli ham bakir elde edilir. Kabarcik anlamindaki bu adin verilmesinin nedeni, eritme sirasinda çikan gaz kabarciklarinin metal sogurken yüzeyde donup boncuk gibi kalmasidir. Daha sonra bu ham bakiri aritmak için, çubuk halindeki ham bakir ile ari bakirdan bir levha, bakir sülfat çözeltisi doldurulmus bir elektroliz kabina daldirilir. Çözeltiden elektrik akimi geçirildiginde, anottaki ham bakirin içinde bulunan katiskilar kabin dibine çökerken, çözünmüs olan ari bakir da katotta, yani ari bakir levhanin üzerinde toplanir. Daha sonra bu levha eriterek külçe halinde dökülür.
BAKIR ÇAGI(kalkolitik çag)
Tarih öncesi uygarliginin gelisme sürecinde Neolitik çagdan sonraki ve tunç çagindan önceki 4. asamaya kalkolitik çag denir. Dünyanin çesitli yörelerindeki insan topluluklari bu evreye degisik zamanlarda ulasmislardir. Anadolu’da kalkolitik çag M.Ö. 5500-3500 yillari arasinda yer alir. Bakirin ilk kez ergitme yöntemi ile elde edilerek tasin yani sira alet yapiminda da kullanilmaya baslamasi, bu çagin kalkolitik (bakir-tas) olarak adlandirilmasina yol açmistir. Eskiden bakir çagi olarak da anilan ve tunç çaginin baslangici kabul edilen bu uygarlik asamasi, maden devrinin ilk çagidir. Genellikle çanak çömleklerde görülen özelliklere göre erken (M.Ö.5500-5000), orta (M.Ö.5000-4000) ve geç (M.Ö.4000-3500) olmak üzere üç evreye ayrilir. Ilk evrenin özelligi çanak, çömlegin açik zemin (krem) üstüne koyu renk ile (kirmizi), son evrenin özelligi ise koyu zemin (siyah) üstüne koyu renk ile (beyaz) boyanmis olmalidir.
Anadolu’daki kalkolitik çaga zaman bakimindan Avrupa’da Beaker kültürü, Ege yöresi ve Yunanistan’da orta ve geç neolitik çag, Mezopotamya’da Halaf ve Obeyt kültürleri,Suriye ve Filistinde halaf ve onu izleyen Yermuk kültürleri karsilik gelir.
SIMGESI (cu)
Bakirin simgesi hakkinda yapilan açiklamalarda;’kullandijlari bakirin hemen hepsini Kibris’tan saglayan Romalilar, bu metale aes cyprium (Kibris metali) adini vermislerdi. Önce cyprium biçiminde kisaltilan bu ad sonralari cuprum’a dönüstü ve kimyalsal simgesini (cu) olarak verdi. Daha sonralari yine degiserek ingilizcede copper, Fransizcada cuivre, almancada kupfer biçimini aldi.’seklinde yapilir.
Bu açiklama dogru olmakla beraber eksiktir . dikkat edilirse sanki bakir ilk olarak Kibris’ta taninip adlandirilmis gibi görülmektedir. Oysa bakir ilk kez Mezopotamya bölgesinde taninmis ve adlandirilmistir. Kibris adasina adini veren cyprium kelimesinde Asurca bakir anlamina gelen kipar sözcügünden alinmistir.

ILÇEDEKI BAKIR

Bugüne kadar yapilan arastirmalar ve incelemeler sonucu bilinen gerçek; bakirin ilk olarak medeniyetin besigi sayilan Mezopotamya bölgesinde tanindigidir. Bir diger gerçek ise, Mezopotamya bölgesinde taninan en eski bakir cevherinin maden ilçesinde oldugudur. Yani ilçedeki bakir dünyada taninip islenen ilk bakirdir. Ve ayni zamanda insanogluna tas devrinden maden devrine geçisinde kilavuzluk yapan bakirin bulundugu yöredir. Özetle maden ilçesi, bakirin ismiyle, cismiyle anavatanidir.
BAKIR VE ALASIMLARI
Bakir ve alasimlari sivi ya da kati yakitli potali ocaklarda ergitilebilir. Ancak, bakirda hidrojen çözünürlügünün yüksek olmasinin ve yanma gazlarindan erigin bünyesine gaz girmesine yol açmasinin yaratacagi sorunlar hesaba katilmalidir. Elektrikli ocaklarin kullanilmasi, döküm sicakliginin mümkün oldugunu kadar düsük seçilmesi, ortamin nemden tam olarak arindirilmasi ve diger önlemlerle çözüm aranmalidir.
Bakir ve alasimlari kum ve kokil kalibina döküm, savurma döküm, basinçli döküm gibi degisik yöntemlerle üretilebilir.
ÜRETIM
Içede bulunan bakir taninisindan itibaren çesitli kavimlere isletilmistir. Bölgede hüküm süren Asurlularin, Romalilarin ve Araplarin bu faaliyetleri sürdükleri bilinmektedir. Yapilan isletmeler, cevher sahasina gelen madenci kabilelerden ibarettir. Bu kabilelerin, isledikleri bakiri elde ettikten sonra geldikleri yörelere dönmeleri nedeniylede kalici bir yerlesim olmadigi gibi belirli bir sistemde takip edilmistir. Bu durum Osmanli devletinin yöreyi topraklarina katmasina dek sürmüstür.
Maden kaynaklarina gelen önemi veren Osmanli devleti, ilçeyi topraklarina katmasiyla birlikte üretime baslamis ve dogal nedenlerle ara verse bile bu üretimi devam ettirmistir.
Tanzimat dönemine kadar maden eminleri, denetiminde yapilan bu üretimler son derece ilkel ve maden eminlerinin belirledikleri sartlarla yapilmistir. Tanzimat sonrasi ise ilçedeki bakir üretiminin modernlesmesi yönünde yapilan çalismalar sayesinde üretim merkezilestirilmistir.
Sultan Abdülmecit döneminde, 1840 yilinda önce yer alti sularinin hücumuyla yikilan, 40 metre derinligindeki maden kuyusundan yararlanabilmek için vadi yamacindan itibaren güney bati istikametinde bir galeri açilarak yer alti sularinin akmasi saglanmistir. Bunun yaninda eritme isi için cevher sahasina 1 km.uzaklikta, Dicle nehri kenarinda kalhane denilen ve 6 firindan olusan bir izabe insa edilmistir.
1850 yilinda tekrar baslanan üretim 1915 yilina kadar sürmüstür.
1867 yilinda yapimina baslanan sose yollada nakli saglanmistir. Üretilen bakirlar 1880 yilina kadar Istanbul’a gönderilmistir. 1882 yilindan itibaren serbest piyasa da ham bakir satisi baslamis, madenin yönteni hakkinda yeni kararlar çikarilmistir.(bu dönemde 1892 yilinda Londra’ya 20 bin ton bakir ihraç edilmistir.)

ISLETME SEKLI

1850 sonrasi yapilan isletme, ihale yoluyla ve devlet denetiminde yapilmaktadir. Takip edilen yol söyledir;
iki mültezim (ihaleyi alan kisi) hükümetten madenin zengince kisimlarindan birini isletme hakkini alirlardi. Cevher bazen matkaplar, bazende dinamitle yerinden sökülürdü. Sekiz saat çalisan bir amele postasi yani iki madenci ile üç matkapçi 35cm derilige kadar gidebilirlerdi. Elde kuyulardan amele sirtina küfeler içerisinde disariya çikarilirdi. Bir ara ameleyi bu zahmetli isten kurtarmak için hayvanlarla çalistirilan bir dolap kurulmussada sonralari yikilmistir. Ve yine amele sirtinda maden çikarmaya devam edilmistir.
Her postanin ücreti o zaman 6-15 kurus arasinda degisirdi. Her mültezim hükümete ya yillik üzerinden 250 lira verirdi ya da çikartilan her maden kovasi için (1 kova=340kg)20 para verirdi. Bundan baska mültezimler çikardiklari her kova cevheri hükümetçe tespit edilen fiyata yani 12 kurusa kalhane mültezimlerine satmaya mecburdur.
IZABE
Kalhane (izabe) mültezimleri (sayilari elliye varirdi) çikarilan cevheri kuyu baslarinda satin alirlardi. Önce ameleye ayiklatir sonra yine amele sirtinda filika denilen körüklü yer ocaklarina tasitilirdi. Yakma isi mültezimlerce yakma mütahhitine verilirdi. Yakma isi ilk önce yaklasik dört metre yüksekliginde yiginlar yapilarak açik havada yapilirdi. Bu sekilde meydana gelen yanik cevher iki metre yükekliginde yandan körükle hava verilen firinlarda ikinci defa yakilirdi. Böylelikle elde edilen cevher içerisinde %40 bakir mevcuttur.
YÜZ KOVA CEVHERIN YAKMA MASRAFI
Yakma firinin kirasi 100 kr.
Yakma firinina nakil masrafi 150 kr.
Yakma için odun ve amele ücreti 1850 kr.
Kalhane’ye nakil(1km) 300kr.
Torlam= 2,400 kr.
Yakilmis cevherler katir sirtinda Dicle nehrinin kenarindaki kalhane’ye tasinir ve orada kalhane mültezimlerin tarafindan kara bakir meydana getirilmek üzere eritilirdi.
Hükümetçe yapilan kalhane’de 6 firin vardir. Önce 10 metre yükseklikte yapilmistir. Sonralari firinin içerisinde 7 metre yüksekliginde daha alçak firinlar yapilmis ve izabe için bunlar kullanilmistir. Firinlara su kuvveti ile çalisan körükler yardimiyla hava verilmektedir. Yakilan cevheri eritmek, curufu ayirmak için keser taslari ve yakacak olarakta mese odunu kullanilmaktadir.
1 kg. kara bakir elde edebilmek için 7,5 kg. oduna ihtiyaç vardir. Bu kadar odunun fiyati ise 1 kurustur. Her firin 24 saatte 1500kg kadar kara bakirdir meydana gelebimektedir. Her firinin hizmetinde 5 amele çalimaktaktadir. Bunlarin ustabasi günde 25 kurus, ikinci ustabasi 20 kurus ve yardimci amelelerde 6-10-15 kurus alirlardi. Bu kadar isçi 12 saatte 750kg kara bakir elde edebilmektedir.
Kalhane mültezimleri kalhane’nin kullanilmasi için hükümet hiçbir ücret ödemezlerdi. Ancak bunun yaninda elde ettikleri kara bakiri kilosunu 2 kurus 10 paraya hükümete vermek zorundaydilar.
Kalhane mültezimleri, maden mültezimlerinden aldiklari cevherin zengin olmasini ararlardi. O yüzden maden mültezimlerinde zengin cevher çikarmaya ve digerlerini de atmaya mecbur kalirlardi. %10 bakir ihtiva eden cevherler kiymet görmediginden kuyulara terkedilirdi. Bu sekilde madenin en zengin kisimlarini çikararak, biraz daha fakirini yok etmislerdir. Normal maden isletmelerinde ise cevherin fakir ve zengin kisimlarini sira ile islemek usuldür, aksi taktirde maden tahrip edilir.
Görüldügü gibi, günümüz sartlarinda bakildiginda son derece ilkel bir sekilde isletilen bakir cevheri tahrip edildigi gibi eritme islemlerine yüz yillar boyu agaç kullanilmasinda yörede bulunan ormanlari yok etmistir. Bu durum cumhuriyet sonrasi kurulan modern fabrikayla giderilmis ve bakir cevherine gereken önem verilmistir.

CUMHURIYET DÖNEMINE GEÇIS
1915 yilina gelindiginde maden’de bakir üretimi tamamen durmustur. Bunun nedeni, bir yandan eritme islemlerinde kullanilan odunun azligi, bir yandan 1914 yilinda patlak veren 1.dünya savasi nedeniyle çalisan isçilerin cephelere gitmesidir. Savas sirasinda isletmenin durmasinin yaninda jeolojik tetkiklerle beraber sondaj çalismalari yapilmistir. 1917 yili Temmuz’unda hükümetçe bakirin durumu hakkinda arastirma yapmak için bir komisyon kurulmustur. 1918 yili kasim ayina kadar çalisan komisyon, arastirmalarinin yaninda 37 adet sondaj yaparak madenin mevcudunu çikarmistir. (2,5 milyon ton)
Bu yanda 1917-1918 yillarinda askeri bir heyet tarafindan 17,000 ton ham bakir çikarilarak Almanya’ya gönderilmistir. Ayrica 1920 yilinda yapilan ikinci bir tetkikle bakir cevherinin mevcudunun 3 milyon ton oldugunu tespit edilmistir.
1918 yilinda madenin imtiyazi itibari Milli Bankasinda (sonralari Milli Kredi Bankasi) vermistir. Imtiyaz sartnamesi göre savas sonrasi 6 ay içinde faaliyete geçmesi gerekiyordu. Bankanin savas sonrasi faaliyete geçememesi neticesi bu imtiyaz fesh edilmistir. Böylece bakir madeni 1924 yilina kadar atil kalmistir.
1850 yilindan Cumhuriyet dönemine kadar yapilan isletme sirasinda aralarinda uzunlugu 425 metreyi bulunan 4 tane galeri, lagam, sarhos,siak ve kumlu adinda da 4 maden kuyusu açilmistir. 65 yil içinde 40-65 metre derinliklerdeki madenler çikarilarak 265,000 ton bakir üretilmistir.
BU DÖNEMDE TESPIT EDILEN BAKIR YATAKLARI
? Ergani madeni: denilen basyatak
? Altin magara: ergani madenin 1 km batisinda Mihrapdereye dogru akan bir kuru dere yataginda,deniz seviyesinden 1300m yüksekliktedir. 1880’lerde Weis isminde bir maden mühendisi tarafindan açilip isletildigi için Weis yatagi olarakta alinir.
? Sehgel tepe madeni: ergani madenin kuzey bati yönünde ve 500m kadar uzaginda. Burada bir piritli bakir yatagi mevcuttur. Basyataktan önce isletilmistir.
? Harabe madeni: erganin 12km güney dogusunda,sose yolun 2km dogusunda Dicle’nin dik bir piritli bakir yatagi vardir.
? Jur tepe madeni: ergani madeninin 1okm kuzey dogusunda hafif meyilli bir dag sirtinda 12m kalinliginda manganezli ve demirli bir damar görülmüstür.

CUMHURIYET DÖNEMI
Kurtulus savasi sonrasi 29 ekim 1923 tarihinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti devleti, tüm yurtta toplumsal hukuki ve ekonomik atilimlara girismistir. Bu arada maden ilçesi, sahip oldugu zengin bakir yataklariyla o günkü hükümetlerin dikkatini çekmis ve madenden ülke ekonomisinin faydalanmasi için süratle yatirim faaliyetlerine baslamistir.

ERGANI BAKIR T.A.S.

Yapilan girisimler sayesinde daha önceleri imtiyazi fesh edilen itibari Milli Bankasi imtiyazi yenilesmis ve 5 yabanci sirketle beraber 3 nisan 1924 tarihinde ‘Ergani bakir T.A.S.’ni kurmustur. 3 milyon sermayeli bu sirketin ortaklari;
1. syndicat d’entreprises d’orient (Fransiz)
2. societe schrader (Ingiliz)
3. kreditanstallt(Alman)
4. deutche bank (Alman)
5. baron hirsh(avusturya)dir.

Madendeki bakir cevherinin isletmesini üstlenen Ergani Bakir T.A.S. ayni yil cevherin çikarilip islenebilmesi için dünyanin en son teknolojilerini kapsayan fabrika projesini hazirlayip harfiyat çalismalarina baslamistir. Birakin fabrika insasini, projesi bile insana heyecan verecek derecelerdir. Bu arada savas sonrasi yoklugunda ilçede baslayan yatirim faaliyetleri yörede bir sölen havasi yaratmistir. Bu faaliyetlerin neticesi ise bellidir; fabrika as,is getirmekte kalmayacak modern dünyadaki elektrigi,treni, telefonu kisacasi medeniyeti ilçenin ayagina getirecektir.

FABRIKANIN KURULUSU
Sirket önce fabrika sahasinda gerekli olan ön hazirliklari yapip santiyesini kurmustur. Çalismalarda kullanilacak olan araç ve gereçlerin getirilmesiyle, imalathane sahasinda takriben 500,000 m³ toprak tesviye edilmistir. Bunun yaninda 3 beton ambar, bir kantin binasi, bir geçici elektrik santrali, lokomotif hangari, gelecek olan tren vagonlarini imalathaneye çikarmak için vagon asansörü ve tamirhane yapilmistir.
Sirketin tamirhanesi oldukça büyüktür. Tamamen demir iskelet olarak Avrupa’da yapilmis ve burada montaj edilmistir. Bu tamirhane, torna, tesviye, elektrik, saraçlik ve marangoz tezgahlari bulunmaktadir.
Ayrica izabe’de toplanacak gazlari yüksek hava tazyiki ile dagitacak olan maden bacasi yapilmistir. Bu bacanin yer üstü yüksekligi 63m.dir. yeraltindaki bölümleriyle beraber 120m.yi bulunur.
Lokanta olarak kantin binasi kullanilmaktadir. Bu binada ayni zamanda toplanti salonlari banyolar ve acil durumlar için klinik bulunmaktadir.

KAYNAKLAR
1. Gelisim Hachette ansiklopedisi
2. Makine Mühendisligi el kitabi (A.Münir CERIT)
3. imalat ansiklopedisi yüksek mühendislik (hidayet erbil)
4. Geçmisten günümüze bakir maden (lütfü ergene)

0 yorum: